Beytullah amca, 2020 yılında, Giresun’da görüştüğümüz fındık çiftçilerinden biriydi. Bir köpeğin yağmurlu havada yaptığı ona pek dokunmuş, o anı anlatırken soluk, mavi gözleri yaşarmıştı. “Ben ibret aldım, siz de alın,” demiş, devam etmişti. “Ben öşrün ne demek olduğunu, ne kadar kıymetli olduğunu bir köpekten öğrendim. Gençlik yıllarımdı. Cahillik başta. Fındığı toplamış, kapının önünde kurutuyordum. Atadan, öşrün ne olduğunu biliyordum bilmesine de kıymet verme noktasında biraz rahat davrandım. Dedim ya gençlik; cahillik başta. Her sene öşür için kapımı çalanlar oluyordu. O sene onlar gelmeden fındığın iyi olmayanlarından bir kova ayırdım kenara. Çok geçmedi. Hava bulutlandı. Yağmur yağacaktı. Hemen kapının önüne kuruması için serdiğim fındığın üzerine branda çektim. Ama öşür için ayırdığım fındığın üzerine bir şey kapamadım. Yağmur başladı. Bir köpek belirdi ansızın. Geldi, öşür niyetiyle ayırdığım kovanın üzerine kapandı. Yağmur bitene kadar kalkmadı. O manzarayı görünce ne yapacağımı şaşırdım, pişman oldum, ağladım, ‘Ey Beytullah,’ dedim, ‘Sen, Hazreti Allah’ın hakkına sahip çıkmazsan, Hazreti Allah, kendi malına işte böyle sahip çıkar.’ Bir işaretti bu bana. Hemen gidip kovayı boşalttım, fındığın en iyisi ile doldurdum. Bu, sadece o seneyle de kalmadı. Sonraki senelerde aynı hâl üzere devam ettim. Fındığın en iyisini, en güzelini ayırdım öşür için.”
Hacı Bayram Nebioğlu
Öşür kelime olarak "onda bir" anlamına gelir. Arazi mahsullerinden verilmesi gereken zekâtın adıdır. Zekât gibi öşür de farzdır.
(İNSAN VE HAYAT DERGİSİ 2024 Kasım)
Yorumlar
Yorum Gönder