Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İyiliği Emredip Kötülükten Sakındırmak

    Süfyan es-Sevrî (rah.) önceleri sokağa çıkarak iyiliği emreder kötülükten de sakındırırken sonraları bu işi bırakır. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda şu cevabı verir: "Dinde bir gedik açılmıştı onu kapatmaya çalışıyorduk, şimdi ise deniz taştı. Artık onun önüne kim bent vurabilir?" İmam Abdülvehhab Şârânî (rah.) (TENBİHÜ'L MUĞTERRÎN)    

Hayatın En Önemli Kararlarından Biri

    İnsan alışveriş yaparken bile düşünür, ölçüp biçer. Bir eşya alırken gösterilen özenin, hayatın en önemli kararlarından biri verilirken gösterilmemesi, evliliği şansa bırakmaktan başka bir şey değildir. Nevzat Tarhan (EVLİLİK PSİKOLOJİSİ)  

Gerçek Dost

      Gerçek dost, arkadaşının ayıbını gördüğü zaman ihtar eder, fakat ifşa etmez.   Arkadaşının ayıbını kendine gizlice ihtar edersen nasihat etmiş, açıkça söylersen ifşa etmiş olursun.     İmam Şâfi hazretleri (rah.)    

22 Eylül 1520 Yavuz Sultan Selim Han'ın Vefâtı

Yavuz Sultan Selim Han devlet işlerinde kat'i programla hareket ederdi. Herhangi bir devlet işini kesin olarak meydana koymadan evvel vezirlerin ve sair alâkadarların mütalâalarından istifade eder ve günlerce düşünür, vermiş olduğu karardan da asla geri dönmezdi. Zekası, azim ve irade kudreti, uzak görüşlülüğü sayesinde her türlü tehlikeyi bertaraf etmeyi bilmişti. Sert mizacına rağmen çok yumuşak kalpliydi. Kendisine muhalif söylenen açık sözleri dinler ve hatası varsa kabul ederdi. Meclislerinde edib ve şairler hazır bulunur, ilmî ve edebî sohbeder yapılırdı. Gösterişten hoşlanmayan Yavuz, her türlü israf ve debdebeye karşıydı. Sadeliği sever, "mücevveze" denilen başlık yerine kendi adıyla anılan "selîmî" kavuk giyerdi. Niçin böyle giyindiği sorulduğunda "vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri, padişahlarına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki. Bizim padişahımız, vücudun dışına değil, içindeki cevhere bakar" diye ç

21 Eylül 1842 Sultan 2. Abdülhamid Han'ın Doğumu

Sultan ikinci Abdülhamid Han zamanında bütün dünya Müslümanları, halifelik etrafında adetâ kenetlenmişlerdi. Dünyanın çok uzak coğrafyalarında yaşayan Müslümanlar, halîfe ile alâkalı bir söz işittikleri zaman heyecana kapılıyorlardı. Onun bir temsilcisini veya sadece onu gören birini görmek bile onlar için çok mühimdi. Târih kitapları ve seyahatnameler bunların misalleriyle doludur. (UZAKLARI GÖREBİLEN HÜKÜMDAR)

Küfür

  Bir gün bir fakih, bir dükkana kitabını bıraktı ve gitti. Tekrar dükkana geldiğinde, dükkan sahibi fakihe: "Burada bir testere unuttun" deyince, fakih "Ben testere değil, kitap bıraktım" diye cevap verdi. Dükkan sahibi: "Ne fark eder, marangoz testere ile ağacı keser. Siz de insanların boynunu kesersiniz" dedi. İbn Fadl, bu kimsenin öldürülmesini emretti. Bunun sebebi, dükkan sahibinin, fıkıh kitabını hafife almış olmasıdır. Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevi (rah.) (EHL-İ SÜNNET İTİKADI)  

Tahsil

  İnsanın en evvel tahsîl  edeceği şey cehlinin derecesidir. Şemseddin Sâmi (EMSAL)

Velâdet Kandilimiz Mübârek Olsun

    Peygamber Efendimizin (S.A.V.) Doğumu Milâdın 571, Rebîulevvel ayının 12. gecesi, (Nisan ayının 20. günü) Mekke ufukları ağarırken Peygamber Efendimiz, Hz. Muhammed Mustafâ (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) dünyâyı şereflendirdi. Onun doğduğu sabah, âlem başka bir âlem oldu, cihan nurla doldu. Zîrâ onun teşrifleri sıradan bir hâdise değildi. Bütün peygamberlerin geleceğini müjdelediği ins-ü cinnin ve melâike-i kiramın teşriflerini beklediği bir peygamberdi o.. Onun içindir ki; bu gece, geceler içinde benzeri olmayan bir gecedir. Kâinatın en azametli hâdisesi bu gece vukua gelmiştir. Bu gece bütün âlemlerin beklediği bir gecedir.    Peygamber Efendimizin doğduğu gece dünyâda fevkalâde hâdiseler oldu. Şöyle ki: •  O devrin en büyük devletlerinden olan İran Kisrâ'sının (hükümdarının) sarayında, mimarların yıkılmaz dediği on dört sütûn birden çöktü. • Sâvâ gölü kurudu. • Mecûsîlerin uzun müddetten beri sönmeden yakıp tapındıkları ateşgedeleri söndü. •  Müşriklerin Ka'be üzerine koy

Terk

    Hest tâc-ı-ârifandır çâr terk Terk-i-dünya, Terk-i-ukbâ, Terk-i-hesti, terk-i-terk.. (Dört terk vardır ki, ariflerin tacıdır. Dünyayı terketmek, ukbâyı terketmek, varlığı terketmek, terki terketmektir.)     (MİFTÂH-ÜL KULÛB)    

Kötü Huylu İnsan

    Vehb b. Münebbih (rah.): «Kötü huylu insan, kırılmış saksı gibidir; ne saksıdır, ne de çamur.» (İHYÂU ULUMİD-DÎN)  

İyi Hikâyeler

    Kendinizi hangi hikâyelere maruz bıraktığınız konusunda dikkatli olun. Ne olup bittiği konusunda bilgilenmek önemsizdir demiyorum, fakat sürekli olarak kötü haberler hakkında bilgilenmek ne dünya ne de o dünya üzerinde yaşayan insanlarla ilgili dengeli bir görüş kazandırmaz. Bu kötü haberleri dengelemek için, iyimser hikâyeler aramak ve içimizdeki iyimserliği beslemenin önemli olduğunu düşünüyorum. Philippa Perry (AKIL SAĞLIĞIMIZI NASIL KORURUZ)

Firavun'un Sahtekârlığı

    Haberden geldi. Abdullah bin Ömer (r.a.) hazretlerinden rivayet olundu. Buyurdular: Firavunun zamanında Nîl nehri battı, kurudu. Memleketinin ehli Firavuna geldiler. Ve ona; -"Ey Melik! Bizim hatırımız için Nîl nehrini akıt!" dediler. Bunun üzerine Firavun, onlara: -"Ben sizden râzî ve memnun değilim! Memleketinin halkı tam üç kere gidip gelerek bu sözlerini söylediler. Ve Nil nehrini akıtması için; ona yalvardılar... Sonra yine geldiler ve ona: -"Ey Melik! Susuzluktan hayvanlarımız telef oldu. Çocuklarımız ve gençlerimiz öldüler. Eğer sen Nîl nehrini akıtmazsan; biz de senden başka bir ilâh ediniriz!" dediler. Firavun onlara: -"Sahraya çıkınız!" dedi. Onlar da Firavundan uzaklaştılar. Firavun kendisi tek başına tenhada kaldı. Onu hiçbir kimse görmüyor ve kimse onun sesini işitmiyordu. Firavun yanaklarını ve yüzünü toprağa sürdü. Ve şehâdet parmağıyla işaret etti ve Allâhü Teâlâ hazretlerine şöyle yalvardı: -"Allâhım! (Suçlu) hakîr ve zelil k

İzleyiciler