Allah Teâlâ, müşrik olanların cezâsını peşin vermek suretiyle imha ettiğini; yalanlayanlara da ahirette azâb edeceğini ve onlara her iki dünyada, taptıkları o şeylerin fayda vermediğini ve tapanlardan, taptıkları o şeylere karşı yaptıkları o rükû ve sücudlarının hiçbir şeyi savuşturmadığını beyan edince, onun (Allah’dan başka şeyleri) mabûd edinmesini ne barındıran, ne de oturmaya elverişli olan örümceğin evine benzetmiştir. Cenabı-Hak, şirk-i hâfinin (riyâ gibi şeylerin) bâtıl olduğuna bir işâret olsun diye, “Allah’dan başka veliler (dostlar) edinenler..” deyip, "Allah’dan başka ilahlar edinenler..." dememiştir. Çünkü başkasına gösteriş olsun diye Allah'a ibadet eden, Allah’dan başka bir dost edinmiş olur. Bunun durumu da yine, ördüğü ağı ev edinen örümceğin durumu gibidir. Ankebut Suresi Fahruddîn Er-Râzî (rah.) (TEFSÎR-İ KEBÎR)